Varoluşçu terapi, bireyin yalnızca sorunlarını çözmesine odaklanmaz; aynı zamanda kişinin hayatını daha tatmin edici ve derin bir şekilde yaşamasına destek olmayı hedefler. Bu yaklaşım, bireyin kendisiyle, deneyimleriyle ve yaşadığı çevreyle daha derin bir bağ kurmasına olanak tanır. Bu bağın kurulması, terapistin yönlendirmesiyle kişinin yaşamını detaylı bir şekilde incelemesi sayesinde gerçekleşir. Varoluşçu bakış açısına göre, psikolojik rahatsızlıklar ya da belirtiler, bireyin henüz fark etmediği ya da üzerinde düşünme fırsatı bulamadığı durumların bir dışavurumudur. Hayatı ayrıntılı bir şekilde analiz etmek bireye şu üç temel kazanımı sağlar: kişi, yaşamını daha özgür bir şekilde şekillendirme yetisine kavuşur; deneyimlerinin ona iletmek istediği mesajları anlamaya başlar; ve kendini daha derinlemesine tanıdıkça, tüm yönlerini kabullenip sahiplenir. Özellikle bu son nokta, tatmin edici, neşeli ve anlam dolu bir yaşamın temel taşıdır.